Çocukluk dendiğinde aklınıza ilk ne geliyor?
Durun sizin için tahmin edelim.
Eğer 70’li yıllarda çocuk olduysanız ;
Muhtemelen çocukluğunuz Gırgır, Doğan Kardeş okuyarak, Gülşah filmlerini izleyerek, evinde televizyon olan komşunuzun salonunda toplanarak, leblebi tozu yiyerek, hayvan çıkartmaları biriktirerek, çikolatalı zambak sakız yiyerek geçti.
Eğer 80’li yıllarda çocuk olduysanız;
Muhtemelen çocukluğunuz Adile Naşit’in uykudan önce içinizi ısıtan sesiyle, ambalajsız bisküvilerin dayanılmaz lezzeti ile , gazoz kapaklarıyla oynanan oyunlarla, içinden araba resimleri çıkan turbo sakızlarını çiğnemekle, Cüneyt Arkın, Kemal Sunal ve Banu Alkan izlemekle geçti.
Eğer bizim gibi 90’lı yıllarda çocuk olduysanız ;
Muhtemelen çocukluğunuz ”Onun arabası var” dinleyerek, Barış Manço‘nun “Adam Olacak Çocuk” programını izleyip katılmak için can atarak, saatlerce atari oynayarak, hulahop çevirerek, Miço okuyarak, kaset doldurarak, Şirinler izleyerek ve tipitip sakızları çiğneyerek geçti.
Peki ya Milenyum çağı diye adlandırdığımız 2000’li yıllarda doğup teknolojinin içinde büyüyen ve “dijital yerliler” olarak da anılan yeni nesil nasıl bir çocukluk geçiriyor?
Bizim heyecanla beklediğimiz haftalık çocuk dergilerinin yerini internetteki paylaşımlar, bizleri televizyona kilitleyen çocuk programlarının yerini bilgisayar oyunları, sevginin ve paylaşmanın güzelliğini anlatan çizgi filmlerin yerini savaş, mücadele, kan dökme temalı çizgi filmler aldı.
Nereye gitsek peşimizden götürdüğümüz bir dolu oyuncak bebeklerimizin, arabalarımızın yerini küçücük tabletler aldı. Biz oyuncakçıları saatlerce gezmeye doyamazken, yeni nesil tüm istediklerini internetten sipariş ettirmeye başladı. Teknolojinin bu akıl almaz hızı doğal olarak ebeveynler ile çocukları arasındaki iletişimi zorlaştırmaya başladı. Aileler çocuklarının bu kadar teknoloji bağımlısı olarak büyümesine engel olmaya çalışırken, çocuklar arkadaşlarında gördükleri her şeye sahip olma hakkını kendilerinde gördükleri için orta yol bulmak günden güne zorlaşıyor.
Biz her ne kadar çocuk sahibi olmasak da onları anlamanın ve sağlıklı bir iletişim kurmanın kolay olmadığının farkındayız. Gelin bu 23 Nisan’da çocuklarınıza unutulmaz bir zaman yolculuğu armağan edin. Arabanızı onun sevdiği aksesuarlarla ve oynamaktan keyif aldığı teknolojik aletlerle donatın, ardından bagajınıza bilye, hulahop, bisiklet, birkaç çocuk dergisi ve birazda el işi malzemeleri doldurarak şehrinizdeki yeşillik bir alana, bir parka doğru yola çıkın. Yol boyunca nereye gideceğinizi söylemeyin ve dilediği kadar tabletiyle oynamasına izin verin.
Ormana geldiğinizde tüm teknolojik aletleri arabada bırakarak getirdiğiniz diğer malzemeleri alın ve bisiklet sürerek, hulahop çevirerek, bilye oynayarak birlikte kartonlardan ev yaparak ona unutamayacağı bir gün yaşatın. Göreceksiniz ki çocuklarınızın sizin çocukluğunuzu deneyimlemesine izin verdiğinizde birbirinizi anlamanız ve doğru iletişim kurmanız çok daha kolay olacak. Tüm çocukların ve içindeki çocuğa iyi bakan yetişkinlerin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutlarız.
Arabanızı çocuklarınız için ideal hale getirmenin ipuçları, Kolayoto 23 Nisan Çocuklara Özel Koleksiyonunda! Linke tıklayarak koleksiyona ulaşabilirsiniz. http://kolayoto.com/23-nisan-koleksiyon-urunleri.html